Sağlıklı beslenmeyi hedefleyen herkesin aklındaki soru işareti ne kadar ekmek ve şeker tüketmesi gerektiği. Son dönemde öne çıkan görüş ekmek ve şekerin beslenme programından çıkarılması gerektiği yönünde. Bizim toplumuzda bu biraz zor gibi görünüyor. Tatlı ve unlu ürünleri seven bir toplumuz. Ancak tip 2 diyabettin görülme sıklığı toplumumuzda gitgide artıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı İdil İmamoğlu’na şeker ve ekmek tüketimiyle ilgili merak edilenleri sorduk.
Herhangi bir sağlık sorunu olmayan bir birey ne kadar şeker tüketmelidir?
Günümüzde şeker beslenmede kaçınılması son derece zor olan bir ürün. İlk çağlardan beri şeker tatlandırıcı olarak kullanılırmış. İlaç olarak da kullanılmış, günümüzde tabi şeker önemli bir lezzet arttırıcı unsur olarak bir çok besinde bulunuyor. Son yıllarda kişi başına ortalama günlük şeker tüketimi 25-60 gram kadar artmıştır. Şeker saf karbonhidrattır ve bu nedenle yoğun enerji kaynağıdır. Şeker ve şekerli gıda tüketiminin fazla olması yüksek enerji alımı ile sonuçlanır. Yüksek enerji tüketimim besleyiciliği yüksek besin tüketiminin azalmasına neden olur. Dolayısıyla kişi gitgide yağlanır ve sağlıklı beslenememiş olur. Sağlıklı bir beslenme düzeninde aslında şeker tüketimi ne kadar az olursa o kadar iyi. Miktar vermek gerekirse günlük 2000 kcal’lik enerji harcaması olan bir birey ortalama 20-25 gram şeker tüketebilir. Yani toplam enerji tüketiminin yüzde 5’i kadar.
Ülkemizde diyabetin görülme oranı oldukça yüksek. Diyabetten kaçınmak için nelere dikkat edilmelidir?
Evet, ülkemizde de tip 2 Diyabet görülme sıklığında dramatik bir artış sözkonusu. Bu artış ne yazık ki sadece yetişkinlerde değil. Çocuk ve ergenlerde de hızlı bir artış var. Diyabetten kaçınmak için yapılabilecek en önemli üç şey aslında düzenli beslenme, aşırı beslenmeme ve aktif bir hayat sürme. Diyabet açısından ne yediğiniz ve ne kadar yediğiniz çok önemli. Bunun yanı sıra egzersiz, fiziksel aktivite diyabetin en iyi ilaçlarından biri. Diyabetliler de kan şekeri değerleri kontrol altındaysa bir miktar şeker tüketebilirler. Burada aslında kilit nokta porsiyonu kontrol edebilmek.
Ekmek tüketirken porsiyon ve ekmek çeşirdi açısından nelere dikkat etmeliyiz?
Biz toplum olarak ekmek ve tahıl ağırlıklı beslenen bir toplumuz. Yöre yöre çok farklı ekmek türlerimiz mevcut. Sön dönemlerde bir ekmek tüketmeyin furyası var, oysa ekmek ürünleri, tahıl ürünleri diyetimizin olmazsa olmaz parçalarından. Tabi bu ürünlerin sağlık açısından uygun olanlarının kullanmak lazım. Tam tahıllı ekmekleri, çok tahıllı karışım ekmekleri rafine edilmiş undan yapılan ekmeklere tercih etmek gerekiyor. Bu tarz ekmekler B grubu vitaminlerinden özellikle B1’den daha zengindirler ayrıca lif içerikleri daha yüksektir.
Ekmekleri veya diğer tahıl ürünlerini alırken bunların tuz ve yağ içeriklerinin düşük olmasına dikkat edilmelidir.
Günlük ekmek tüketim miktarı kişinin enerji gereksinimine gore değişkenlik gösterir. Örneğin az hareketli ve zayıflama isteyen bireyler için günlük 3 dilim ekmek yeterli gelebilirken, zayıf ve hareketli, aktif bireyler günde 6-8 dilim ekmek kadar tüketebilirler.
Ekmeği beslenme planından tamamen çıkarmak doğru bir davranış mı?
Ekmeği beslenme planından tamemen çıkarmak doğru bir davranış değildir. Ekmek ve türevi tahıl ürünlerinin diyette mutlaka olması gerekir. Ekmeği diyetten çıkartsanız bile yerine mutlaka başka bir tahıl ürünü eklemeniz gerekir. Tahıl ve tahıl ürünleri diyetimizin temel karbonhidrat kaynaklarıdır. Karbonhidratlar ise kişinin temel enerji kaynağıdırlar. Diyette yetersiz karbonhidrat alımı diyeti ketojenik kılacaktır. Ketonlar vücudun artık maddeleridir. Vücutta yıkımdan kaynaklanan ketonların artması ise sağlıksız sonuçlar doğurur. Ayrıca çok düşük karbonhidratlı diyetlerde bu sefer yağ ve protein oranı çok artar. Diyetin yağ ve protein içeriğinin artması da uzun vadede mutlaka kan yağları, karaciğer ve böbrek sağlığı açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır.
Ürün satın alırken glikoz, şeker, fruktoz, tatlandırıcı ve mısır şurubu konusunda nelere dikkat etmeliyiz?
Bu ürünler gıda sanayisinde gerek şeker yerine lezzet arttırıcı unsur olarak gerekse nem tutucu, hacim arttırıcı veya ekonomik nedenlerden ötürü kullanılan bileşiklerdir. Tatlandırıcıları yani kimyasal tatlandırıcıları hariç tutarsak bunlar aslında karbonhidrat yapılarıdırlar. Glikoz, şeker yani sukroz, fruktoz mono ve disakkarit olarak tanımladığımız karbonhidrat bileşikleridirler. Mısır şurubu olarak bilinen de yine fruktoz şurubudur.
Sofra şekeri yani sukroz glikoz ve fruktozdan oluşan bir disakkarittir. Bunların herbiri enerji ihtiva eden katılardır. Tüketiciler bu içerikte gıda aldıklarında yüksek enerji alabileceklerinin bilincinde olmalıdırlar.
Diğer bir tatlandırıcı grubu ise kimyasal tatlandırıcılar. Sakkarin, aspartame, asesülfam-K, siklamat gibi. Bunların da gıda sanayisinde kullanımlarına belli ölçülerde izinler verilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki bu maddeler kimyasal bileşillerdir. Belli ölçüler olsada bile bu ürünlerin çok yoğun kullanılmamalarına dikkat edilmelidir.
Yüksek enerji tüketimine bağlı oluşabilecek sağlık risklerinin tümü glikoz, sukroz, fruktoz, mısır şurubu vb. ihtiva eden ürünler içinde de geçerlidir. Diyabetli bireylerin, kolesterol sorunları olan bireylerin bu ürünleri daha dikkatli kullanmalarında fayda var.